Biraz perdeyi aralayalım ve cevapları bulmaya çalışalım.
İnsan alışkanlıklarının kölesidir derler. Böyle bir tespitten anladığımız kadarıyla çeşitli sebeplerle ya da sebepsizce yapmaya alıştığımız davranışlarımız, kararlarımız ve seçeneklerimiz bir müddet sonra üzerinde düşünmeden yapmaya devam ettiklerimiz oluyorlar.
Aynı davranışı bütün insanlar için de geçerli olduğunu düşünürsek farklılığın bizim için ne anlama geldiğini anlayabiliriz.
Halbuki farkında olmadan bir sürü farklılıkla beraber huzurlu ve mutlu yaşayabiliyoruz.
Mesela:
-Marketlerde bir sürü peynir çeşidi varken kendi ağız tadımıza ve alışkanlığımıza uygun olanı alıp diğerlerinin varlığını sorgulamıyoruz. Diğer üreticilere hakaret etmiyoruz.
-Kıyafetler konusu da öyle. İnsanlar markalar, modeller ve renkler konusunda hiç problem yapmıyorlar. Kendi hoşuna giden ya da kendini etkileyen tercihlerine göre giyiniyor ve diğer marka, model ve renlerle de kavga etmiyor.
-Bir lokantada da durum aynı. Tercih etmediğimiz yemeklerle de o yemeği pişiren aşçıyla da kavga etmiyoruz.
Bu örnekler çoğalır gider. Sonu da gelmez. Çünkü insan cıva gibidir. Elde avuçta tutulamaz. İlla ki her olayda bir çıkış yolu bulur.
Peki düşüncelerden dolayı oluşan farklılıklarla problem yaşayan insanlar tarih boyu olduğu gibi şimdi de devam ediyor?
Düşüncenin fıtratındaki bencillik duyguları daha ön planda oluyor sanki. Gıdadaki tercihini dayatmayan insan fikirdeki tercihini neden dayatır ya da karşı fikirden rahatsız olur?
Ya da fikre karşı fikirle karşılık vererek akıl ve zekâ aracılığıyla iletişim kurup zevkini çıkarmak varken neden gerilimli tepkiler verilir ki?
Cevap: Aklı, fikri ve düşünce sistemi yeteri kadar çalışmayan insanlar daha gergin oluyorlar ve beğenilmeyen fikirlerini kişiselleştirip hakaret olarak algılıyorlar. Sonuç belli. Çirkinleşerek baskın olmaya çalışmak.
Bu tiplere dışarıdan bakıldığında çok komik ve tuhaf göründüklerini söylesek bu duruma da aynı çirkin tepkiyi verirler.
Az okuyan, az düşünen ve kaliteli münazaraları ve karşılıklı fikir alışverişini seviyeli ve saygılı bir şekilde yapamayan insanlar ve toplumlar bu tür refleksler verebiliyorlar.
Kendi gerçeğinin farkında olmayan insanların da tepkileri aynı. Hangi konuda yeterince eğitimli ve tecrübeli olduğunu bilmeyenlerin de durumları aynı.
İnsan denilen varlığı ruh ve beden olarak yeterince tanımayan insanların da çok sık hatalar yaptıklarını bilmeliyiz.
İnsan; öğrenir, gelişir, değişir, utanır, pişman olur, hatasını anlar, yeri geldiğinde özür diler, hoş görür, susarak seviyeli tepki verir, düşünür, gözlem yapar. Bu ve benzeri iyi ve ahlaki meziyetleri insanın kalitesin artırır ve mental zekasını genişletir.
Aynı insan; okumaz, düşünmez, hoş görmez, kabalaşır, saldırganlaşır, seviyesizleşir, utanmaz, sürekli haklı olmak, duyulmak, kabul görmek gibi yersiz beklentileri vardır.
İşte değerli okurlarım durum tam da bu. Birinci gurup davranışlara sahip olan insanlar farklılığı mutluluk sebebi ya da gelişim için fırsat olarak görürken ikinci gurup insanlar farklılığı mutsuzluk gerekçesi olarak görebilir.
Bir de her türlü menfaatin devrede olduğunu da düşünürsek işte o zaman çarşının her zaman karışabileceğini ön görmek hiç de zor değil.
Bir de kişisel gelişimini tamamlayamamış olanlar farklılıkları yanlış anlarlar. Kaderden kaynaklı yani kendi seçeneğimiz olmayan şeylerle kendi seçeneğimiz olanların anlamlarını da karıştırırlar. Farklılık onlar için de ciddi problem doğurabilir.
Gelin hep beraber bu işe bir çözüm bulalım. Etrafımıza şu gözlükle bakalım.
-Hayatlarını tanımadığımız insanların fikirlerine ani ve ters tepki vermeyelim.
-Ortamı geren fikirlerin sahipleriyle iletişimi keselim.
-Hoş göremeyenlerle mesafeli ilişkimiz olsun.
-Muhatabına saygı duyamayan insanı fark edelim ve beklentimizi düşürelim.
-Bir şeyleri de bilemeyeceğinin farkında olmayan insanlarla iletişimi keselim.
-Dünya malı, makam ve güç emanetini taşıyanlara da dikkat edelim. Çünkü bu emanetler terbiye olmamış hayatlarla istedikleri gibi oynarlar.
-Her zaman bilemeyeceğimiz şeylerin olabileceğine inanalım.
-Her zaman bilmeden dahi hatalı olabileceğimiz ihtimaline inanalım.
-Karşımızdaki insanların da akıllarının olduğunu, en azından değerli fikirlerinin olabileceği var sayımı ile tepki verme konusunda acele etmemeliyiz.
-Bazı zıtlıkların insanın kültür gelişimine katkı sağladığı unutmamalıyız.
-Her insanın yaratılış mucizesi olduğu gerçeğinden dolayı dikkate ve saygıya değer olduğu fikri bizim arkadaşımız olmalı.
Bu ve benzeri ilkeler bizi farklılıklardan beslenen farkındalıklı insan olmamıza katkı sağladığı muhakkaktır.
Her birinize düşünerek konuşmayı ve hareket etmeyi öneriyorum. Bu şekilde hoş olmanızı, hoşça kalmanızı ve Allah’a emanet olmanızı temenni ediyorum.