Her televizyon kanalında, her haber bülteninde neredeyse üç aydır gündeme oturan başlıca konudur; ‘Asgari ücret ne kadar olacak!’ sorunsalı…
Yani bir insanın geçim yapabilmesi için belirlenen, en mühim ihtiyaçlarını karşılamak için çalışana emeği karşılığı verilen ücret.
Hatırlayın, 2022 yılı içinde enflasyonun hızla artması sebebiyle geçim gücü tükenen vatandaşa bir yılda iki kez asgari zam yapıldı. Peki geçim şartlarında düzelme oldu mu? Hayır. Sebebi çok net. Asgari ücretin artış sebebini enflasyona bağlayanlar, devam eden enflasyonun artış sebebini de maalesef asgari ücretin artışına bağladılar. 3 bin lira olan ortama 4 kişinin yaşayacağı evler merkezde 10 bin lira bandına dayandı. Hatta belirli semtlerde bu rakam 15-20 bin lirayı buldu. Dahası da var, hadi onları şimdilik es geçelim. 5500 TL’ye çalışan asgari ücretli ki bu rakamı alamayanlar da var, maalesef oturduğu evin kirasına dahi yetişemedi. Ailede iki kişi çalıştığını varsayalım. Geçim kiradan ibaret olmadığı için misliyle artan faturalara, görevliye ödenen maaş artışı sebebiyle aidatlara, çocuk varsa okuluna, kırtasiyesine, servisine, kıyafetine, evin kaynayan tenceresine bu iki kişinin maaşı da yetmedi. Adı maaş arttı oldu. Ama hayat artışı bir çırpıda yutuverdi. Bu arada her nasılsa(!) bunca enflasyona rağmen köşeyi dönenler de oldu. Hele 3 kuruşluk evini göçmenlere kat be kat fazlasıyla kiralayanlar hızını alamadı, masum vatandaşın rayiç bedelini fahiş bedele katık etti.
Şimdi dönelim asgari sorunsala…
7 bin 500 lira- 9 bin lira arasında artışı konuşulan asgari zammın ardından ülkemizde neler olacak?
Ben gözlemlediğim kadarıyla söyleyeyim. Ev – araba alma hayalini rafa kaldıran maaşlı çalışan belki işinden olacak. Belli alanlarda işsizlik artışına ek, ürün fiyatları katlanacak. Cepteki paranın artışı alım gücünü yükseltmeye yetmeyecek. Önceleri sızlanan işveren, çareyi hizmette ve ürün satışında misliyle artış yaparak bulmaya çalışacak. Vatandaş fiyat artışını gündeme taşıyacak. Asgari geçim için planlanan para suyunu daha cepteyken çekecek.
Ama hayat bu tabi. Kimileri bunun acı tarafıyla hemhal olurken, kimileri yine yabancı markaların kapısında sıraya girecek. Dolarıyla, Sterliniyle konuşanlar, ülke parasının kaybettiği değere ne kadar çok üzüldüğünü anlatarak prim toplayacak.
Görünen o ki, atı alan Üsküdar’ı geçecek ama eşeği dahi bulamayan sürünmeye devam edecek!
Tabi bunlar asgari sorunlar.
Asıl meseleye gelelim… Memleket büyüyecek, geleceğe yatırımlar yapılacak, insanlar teknolojiyi kucaklayacak, her alanda büyük gelişmeler yaşanacak.
Peki, bu gelişmelerden kimler yararlanacak?
Belki artık hayatta olmayan, geçim derdine ömürlerini tüketenlerin evlatları bir gün at sahibi olurlarsa azıcık ucundan tutacak.
Ne için? Varoluşun devamlılığı adına, boğaz tokluğu için. Çünkü emin olun o zaman da atı bırakıp fillere binenler olacak!