Dün eski bir tanıdığım aradı.Sma hastası bir çocuğumuziçin haber desteği rica etti. Hemen muhabir bir arkadaşıma yönlendirdim. Basında görevli olduğumuz için konuya binaen sosyal medya paylaşımlarında bulunmamızın çok daha fazla insana ulaşmalarına yardımcı olacağından bahsetti. Ben de gereken paylaşımı ve bilgilendirmeleri yaptım. Ardından teker teker arkadaşlar aramaya ve sms desteği vermeye başladılar. Attıkları mesajları dahi benimle paylaştılar. Hatta esnaf tanıdıklar müşterilerine de mesaj atmaları, desteklerini esirgememeleri için adeta gönüllü birer elçi olmuşlar.
Bu duruma en az çocuğumuzun ailesi kadar sevindim ancak ailemiz için süreç giderek daralıyor ve daha hızlı organize olmak gerekiyor. Dolayısıyla kısa zamanda beklenen çağrıya sağlıklı yanıt vermek zorlaşıyor. Maalesef yakın zamanda çorbada bizim de tuzumuz olsun, bir çocuğun hayatı parayla eş değer tutulmasın diye çabalarken ne kadar yeterli olduğumuzu bilemiyorum.
Herkesin vicdanı var. Bu ancak empati yapılarak anlaşılması beklenen, bir evladın ömrünün cebindeki parayla karşılaştırılması yapılan bir hal aldı. Şimdi insanlar susacak vicdanlar konuşacak.
Devletimiz, Sağlık Bakanlığımız bu duruma çare olunacağının müjdesini verse de yıkımlar, kayıplar, evlat acıları devam ediyor. Biz vatandaşlar, basın mensupları olarak elimizden geleni yapsak da yetişemediğimiz yerler oluyor. Sosyal devletin bu noktada duruma ciddi şekilde el atması gerekiyor. Ailelerin destek alacakları ilk adresin bakanlık olması gerekiyor. Evlat sağlığı için birikim yapmaya çalışan aileler devlet kurumlarından ancak izin alabilmeye çalıştıklarını söylüyorlar.
Bu durumda çocuklarımızın hayatı sadece duyarlı vatandaşların vicdanlarına bağlı kalıyor. Ekonomik şartların, alım gücünün giderek düştüğü dönemde bir de sağlık problemleri eklenince insan acıdan yoğrulup giderek eriyen vicdanların yokluğunda kayboluyor.
O sebeple biraz gülecek, biraz hayatın ucundan tutacak çarelere ihtiyacımız var.