Okulların açılmasına az bir süre kala eğitim kurumları kayıt dönemini hızlandırmaya başladı. Yeni kayıtlar, kayıt yenilemeler derken bir yakınımızın çocuğunu gönderdiği okuldan yola çıkılarak veliler arasındaki konuşmalara şahitlik ettim. Veliler arasındaki tartışmalara bakılacak olursa özel okulların ticarethane olarak görülmesi oldukça vahim bir durum. Öyle ki arkadaşlarımızın arasında özel okulda öğretmenlik yapan ve çocuğunun eğitimini ‘ticari işletme anlayışı’na kurban vermek istememesi üzerine devlet okuluna veren bir velimiz dahi vardı.
Ülkemizin temel ihtiyacı eğitimin, özel okullar bünyesinde büyük reklam bütçeleriyle desteklenerek, farklı kampanyalarla velilerin ve öğrencilerin aklına girmesi kaçınılmaz bir durum haline geldi.
Veliler, özel okullar arasında dahi ciddi farklılıklar olduğunu öne sürdüler. Eğitimin geri planda tutularak, ticari bir işletme mantığıyla hareket eden kurumlar, konum ve görselliğe belli ki fazla önem veriyor. Otel konseptinde okulların olduğunu söyleyen veliler, çocukların da gözlerinin boyandığını, ‘falanca arkadaşım şu okula gidecekmiş, okulun şu imkânları varmış’ gibi cümlelerin varlığının öğrencilikten uzak bir anlayışta olduğunu dile getiriyorlar.
Öğretmenlerin de bu durumdan rahatsız olduğu bir gerçek. Özel okullarda her sene yeni öğretmenlere rastlanması, iş ilanlarının özel eğitim kurumları öğretmenlik arayışlarıyla dolması pek tesadüf olmasa gerek.
Her sene enflasyon durumu öne sürülerek, genel giderlerin artması, personel maaşlarının değişiklik göstermesi, okul konumu neticesinde belki kirası, kırtasiye malzemeleri zammı ve tekstil ürünlerindeki zamlar velilere kat be kat fazlasıyla yansıtılıyor. Öyle ki, kırtasiye, kitap, kıyafet, servis aracı, yemek gibi öğrencilerin temel ihtiyaçları dâhilindeki harcamalar kurum bünyesinde alınıyor. Dışardan daha uyguna temin etme şansı dahi olsa maalesef kurum bunu kabul etmiyor. Okul için ödenen tutara eklendiği için yönlendirilen yerlerden alım sağlanıyor ya da dağıtımı zorunlu kılınıyor.
Veliler bu durumdan o kadar çok sıkılmış ki, ilk çocuk özel okulda dahi olsa ikinci çocuğunu artık devlet okullarına göndermek istiyor. Özel okula alışmış bir çocuğu yerinden etmemek ve farklı bir okulla, öğretmenle bocalatmamak için yıl bazında ödeme yapan veliler, sürekli yaşanan öğretmen değişikliği sebebiyle zaten çocuklarının eğitimi konusunda oldukça endişeliler. O sebeple kayıt yenileme yapmadan önce her ayrıntıyı ince ince düşünüyorlar.
Veliler okul tercihlerinde eğitime yeterince ağırlık veren, öğretmenleri ve personeliyle öğrencinin öğrenimine katkı sunan, çocuk- aile – okul iletişimini sağlıklı hale getirerek eksikleri tamamlayabilen bir anlayışı savunan kurumları araştırıyorlar.
Özellikle özel okullarda notların bilerek yükseltildiği bilincinin toplumsal olarak yerleşmesi, eğitim ve öğretimdeki eksiklerin kayıt ücretlerinin artışıyla kapandığını düşündürüyor ki, bu durumda ticari bakış açısı yine galip geliyor. İşin garibi, özel okulda öğretmenlik yapan bir arkadaşımızdan, ‘paramı verdim, siz de notunuzu ona göre verin’ diyen velilerin de olduğunu öğreniyoruz.
Tabi ki her kurum farklıdır.Hepsini aynı kefeye koyamayız ancak ortak bir nokta var.O da,özel okullarda eğitim alan öğrenci velilerinin, artan okul masraflarına ve giderek verimi düşen eğitime artık katlanamayacak noktaya gelmeleri.