Daha iki gün önce Kırcami tarafında özel halk otobüsünün arkasına tutunarak paten kayan üç çocuktan Emin Aydın evladımızın kayıp haberini almıştık. Küçücük bedenine kapatılan battaniyenin ucundan bir ateş topu gibi gözleri acıtan, yürekleri parçalayan ve ondan geriye kalan kırmızı tekerli patenleri gözüküyordu.
Yani koca bir HİÇ!
Hemen hemen her gün yürek gümbürtüsüyle otobüsün arkasından göndermeye, kovmaya, yeri geldiğinde nasihat vermeye çalıştığımız çocuklarımızdan biri artık nefes almıyor.
Rabbim ailesine, sevdiklerine dayanma gücü versin inşallah, kimseyi bu tarifsiz acıyla, evladıyla sınamasın.
Yine paten yine otobüs!
Konu hala tazeyken bugün yine otobüsün arkasına tutunan çocuklara denk gelmek ne acı. Hadi çocuklar 11-16 yaş aralığında, anlamıyorlar. Hadi otobüs şoförüyle beraber bütün yolcular, caddeden geçen vatandaşlar tepki veriyor, ortalığı yıkıyor, sonunda bağırıp çağırıyor; sonuçsuz kalıyor…
Ya o çocukların aileleri…
O patenleri nerede kullandıklarını niçin sorgulamıyorlar. Bakın bir can nasıl da heba oldu, geri dönülmeyecek bir yolda.
Üstüne basa basa her gün mücadele ettiğimiz bu durumla ilgili olarak maalesef yaptırım uygulanamıyor. Yaptırımın olmadığı yerde de insan hayatı iyice ucuzluyor.
Bu duruma bir son vermek üzere, trafikte kendisiyle beraber etrafındaki herkesin hayatını tehlikeye sokan 18 yaşından küçük çocukların ailelerine bir yaptırım uygulanmış olsa, aileler bu durumu daha farklı şekilde dikkate alırlar mı acaba?
Yakalanan çocukların patenleri ellerinden alınsa, çocuklar patenlerinden olmak istemedikleri için o araçların arkalarına yapışırken iki kez düşünürler mi acaba?
Aslına bakarsanız aklıma daha nicesi geliyor ama durumun ciddiyetini kavramak için, ‘hayatınızdan olacaksınız’ endişesinin yerine maddi yaptırımların alması ağrıma gidiyor. Maalesef bu zamanda insan hayatının maddi ölçeklerle değerlendirilmesi kadar acı bir şey yok sanırım.
O halde yaptırım şart! Yoksunlukla imtihan canından önce gelen herkesin bu ülkede ciddi yaptırımlarla karşılaşması gerekiyor.
Öyle ya da böyle bu canları korumak, henüz akıl baliğ olmamış düşünce yoksunlarının gözünü açmak bizlerin, ailelerinin, emniyetimizin sorumluluğu haline geliyor.
Konunun ulaşım birimlerince incelenip, emniyetle ortak karar alınması halinde trafikteki bu can pazarı durumlar son bulur diye düşünüyorum.