Bir sözcüğü ne kadar çok tekrarlarsanız bir süre sonra anlamını yitiriyor. Mesela, ‘ev ev ev ev ev ev’ diye onlarca kez tekrarlayın, kısa sürede anlamını kaybettiğini, anlamsızlaştığını fark edeceksiniz. İşte psikolojide buna ‘Semantik Doygunluk’ deniyor. Ben de ikamet ettiğim muhitle ilgili sorunları o kadar çok yazdım ki sanıyorum muhataplarında ‘semantik doygunluk’ hissine sebep oldum…
Malum, Antalya’nın ‘Harlemi’ Zeytinköy’ün hemen yanıbaşında Kızılarık Mahallesi 2838 Sokak’taki Emral Kozak Sitesi’nde oturuyorum. Yeşildere, namı diğer Zeytinköy’le aramızdan küçük bir cadde geçiyor. Dolayısıyla tüm Kızılarık Mahallesi Zeytinköy’le etkileşim içerisinde. Çöpleri karıştırıp sokağa saçanlar, sokak aralarında, parklarda yatanlar artık neredeyse özümsediğimiz, sıradanlaştırdığımız manzaralar. Her sabah evden çıkarken ya da eve girerken ansızın önümüze çıkan, el uzatıp para, sigara isteyenlerle neredeyse kanka olduk. Hepsi neyse de evlerimizin yanıbaşında, duvar diplerinde, çoluk çocuğumuzun gözü önünde uyuşturucu kullanan bağımlılara bir türlü alışamadık…
Çok yazdık, dillendirdik. İlgili kurumlara yazılı, sözlü başvurular yaptık ama her geçen gün boyutları biraz daha büyüyen bu soruna bir çözüm yolu bulamadık. Daha kısa bir süre önce site yöneticimiz, apartman sakinlerince imzalanan bir şikayet dilekçesini emniyete verdi. Daha önce bir çok komşumuz CİMER’e yazdı. Son zamanlarda polisi herhalde en fazla arayan bizim sitenin sakinleridir. Fakat ne yazık ki yaşam alanımızdaki bu kabusa bir çözüm bulamadık. Sabah akşam, gece gündüz karşımıza çıkan, leyla gibi ortalarda dolaşan, ailelere korkulu düşler gördüren bu tiplerle burun buruna yaşamaktan artık gına geldi. Bunca başvurumuza rağmen alınan tek önlem, arada bir polis ekibinin gelip şöyle bir görünmesi…
Geçenlerde bizzat şahit oldum. Bizim sitenin duvarı dibine çöreklenmiş 7-8 bağımlı gündüz vakti resmen alem yapıyorlar. Derken iki kişilik bir polis ekibi geldi. Ekiple bağımlılar arasında taş çatlasın 15 metre var. Polisler arabadan inip, bu grubun yanına gidinceye kadar abartmıyorum 6-7 dakika geçti. Zaten bağımlılar ekip arabasını görünce kalkıp sağa sola dağılmaya başladı bile. Polislerden biri kendisine doğru gelen bir iki kişiye elindeki copu şöyle göstermelik bir salladı, o kadar. Sonra, polisler görevlerini yerine getirmenin mutluluğuyla araçlarına binip giderken, bağımlılar yeniden bizim sitenin duvarındaki alemlerine geri döndü…
Kimilerine bu anlattıklarımız masal gibi gelebilir ancak biz bu manzarayı hergün yaşıyoruz. Askerlik yapan, vergisini veren, ülkesine, yaşadığı kente katma değer sağlayan her vatandaş gibi bizler de devletimizden güvenliğimizi sağlamasını talep ediyoruz. Buradan başta, bu tür konulardaki hassasiyetinden asla şüphe etmediğim Vali Ersin Yazıcı olmak üzere tüm ilgili/yetkililerden bu hakkımızı talep etmeye devam edeceğiz. Bıkmadan, usanmadan bu sorunlarımızı dillendireceğiz. Semantik doygunluğa sebep olsa da, yetkililer kafalarını kuma gömse de biz çözüm çözüm diye haykırmayı sürdüreceğiz.
Ta ki, kulaklarının üstüne yatan yetkililer uyanıncaya, harekete geçinceye kadar…