Ayşe, Ahmet, Emre, Feridun ve Gözde Öğretmenlere…
Sevgili anacığım ile ne zaman yasemin kokulu bahçemize bakan o balkona otursak denizi uzun uzun izler ve derdi ki “Ben ölünce toprağımda sümbül ve dua açtır, unutma.” Manavgat’ın bir köyünde doğup Alanya’nın Konaklı Kasabası’na yerleşen ve hayatı boyu buradan dışarı hiç çıkmamış ilk okul mezunu bu kadındaki sanatsal üsluba şaşırarak sorardım: “Allah gecinden versin anacığım ama sümbülü anladım da duayı nasıl açtıracağım mezarında?” Bilirdim “Sümbül Peygamber kokusudur” diye severdi ama ya “Dua açtırmak?” Sakince bakar: “Birisi sana ‘Seni yetiştiren anadan Allah razı olsun’ dedi mi dua açılır benim mezarımda.” derdi. Onu bir sonbahar hüznüyle toprağa vereli üç yıl oluyor. Sümbüller hep açıyor kabrinde mor salkımlarını uzatarak. Peki ya dua? İşte bu yazının derdi tam da o. Tüm ölülerimizin kalbinde dua açsın niyazıyla başlayalım anlatmaya.
Bu sabah üniversitedeki çalışma masamın üzerinde bir paket karşıladı beni. Uzaklardan geldiği parçalanmış kolisinden belli olan hacimli bir zarf. Açtım. Maviliği içime dolan bir kitap: “Suanahtarı.” Yazarı Meralsu Karaloğlu. Yaklaşık bir buçuk sene evvel tanışmıştım o ve Antalya’nın yetenekli çocuklarıyla. Antalya Valiliği ve İl Milli Eğitim’in bir projesiydi “Yeteneğim Keşfediliyor.” Her alanda yetenekli lise ve ortaokul çocukları çeşitli sınavlarla tespit edilmiş ve onlarla, ilgili oldukları alanlarda çalışmalara başlanmıştı. Biz de edebiyata yetenekli gençlerle ilgileniyorduk. Kitap ve film analizleri, yazı çalışmaları, sanatçılarla buluşmalar, edebi geziler yapıyor; velhasıl ülkenin geleceğindeki yazarlara, yolculuklarında eşlik etmeye çalışıyorduk.
İşte o gruptan Cemil Meriç özel sayısı ile göğsümü kabartan bir dergi çıktı: Lena. Bu özel gençlerin her türlü engele rağmen bireysel gayretleriyle yayımladıkları bir dergi. Sevgili Melike Ceren Koçar, kalbimde açtırdığın dua için teşekkür ederim…
Yine o gruptan bu sefer Meralsu’nun kitabı ile gururlandım. Daha lise son sınıftaki bir öğrencinin ruhundan sızanları nezaketle okura ulaştırdığı bir güzel duruş “Suanahtarı”. Bir kitap için “duruş” dememin bir sebebi var. Hayata karşı bir duruş geliştiren ve olaylara kendi açısından cesaretle bakan bir yanı var yazıların. “Kelime namustur” diyerek her satırına özenle sahip çıkılmış. Bakıyorsunuz bir gencin kendisiyle konuşmalarındaki samimilik bu vazgeçmeyişe eklemlenmiş.
Şimdi bu yazıyı kaleme alırken bir kanunun yüzyıllık tellerinden süzülen “Fikrimin İnce Gülü” odamı dolduruyor. Ve kitabın üçüncü bölümü fikrime bir ince gül misali düşüyor. “Yaratıcıya Ağıtlar” demiş Meralsu üçüncü bölüme. Bir gencin bu yüzyıla ağıtlar yakarken Yaratıcıya sığınması, kaybolmayacağımızın zarif bir işareti. “Sonra kız düşündü: ‘Dünya kitabında hepimiz birer yolcuyduk Yaratıcıya doğru.’” Kitaptaki bu satır anlamsızlıklar içinde boğulan neslimizin anlamı bulması değil de nedir? Sevgili Meralsu, kalbimde açtırdığın dua için teşekkür ederim…
Yine aynı gruptan bir parlak ruh daha var, onun da bir kitabı çıkacak yakında. Esra Yıldırım, kalbim dua bekler güzel çocuk… Daha niceleri var biliyorum. Dilerim yolumuz hepinizle kesişir bir gün.
“Yeteneğim Keşfediliyor” projesinden söz etmişken edebiyat kısmını tüm samimiyetleri ve gayretleriyle sırtlayan güzel dostlarıma, sevgili öğretmenlerime teşekkür etmek ülkem adına borcumdur. Hiçbir karşılık beklemeden (hatta teşekkür bile), okul çıkışlarında evine gitmek yerine projeye katılan, aşkla bu paylaşımın içinde olan sevgili Ayşe Armağan, Ahmet Koçakoğlu, Emre Yılmaz, Feridun Sağol ve Gözde Sarıoğlu… Bir akademisyen olarak diyorum ki hepiniz benim öğretmenimsiniz. Sizden öğrendiğim en anlamlı duyguyu koyup satırlarımın baş köşesine tüm gücümle sesleniyorum ki:
“Öğretmen ne yapıyor ki bir iki saat ders anlatıyor, hafta sonu tatili var, yazın da üç ay yatıyor.” diyenler, öğretmen ne yapıyor biliyor musunuz? Öğretmen bu ülkenin geleceği var olsun diye sizin çocuklarınızı var ediyor. Onları önce “insan” ediyor öğretmen. Hem de yeri geldiğinde kendi çocuğundan geçerek…
İşte tam da bu yüzden sevgili öğrencilerim, Ayşe, Ahmet, Bedia, Emre, Feridun, Gözde öğretmenler ölünce topraklarında dua açtırın olur mu? Nasıl mı dua açtırılır? Siz bunu öğrendiniz artık.
(Ben, duanın yanında bir de sümbül açsın isterim toprağımda, unutmayın!)