Herkese selamlar! Bu haftaki yazımda gluten faktörünün çölyak hastalarını nasıl etkilediğini ve çölyaklı bireylerin neden gluten tüketemediğini konuşacağız.
Tüm dünyada olduğu gibi bizim de önemli besin kaynaklarımızdan olan tahıllar grubu kimi bireylerin tüketimi için pek uygun olmayabiliyor. Evet gluten enteropatisi olan yani çölyak hastası olan bireylerden bahsediyorum. Ne yazık ki bu hastalığın en üzücü tarafı tek tedavisinin yaşam boyu glutensiz beslenmek olması. Üzücü tarafı dememin de aslında en önemli sebebi özellikle ülkemizde glutensiz beslenmenin oldukça zor olması. Ancak günümüzde pek çok sağlıklı bireyin de glutensiz besleniyor olduğunu ve bunu destekliyor olduğunu düşünürsek; çölyak hastalarının, ilerleyen yıllarda çok rahat edeceklerini düşünebiliriz. Çölyak olmamasına rağmen glutensiz beslenen bireylere ise sorumuz şu; buna gerek var mı? Eğer glutene vücudunuz herhangi bir tepki göstermiyorsa (özellikle bağırsaklarda kanamalar yaşanması gibi ağır semptomlardan bahsediyorum) yani çölyak hastası değilseniz aslında gluteni tamamen hayatınızdan çıkarmanıza gerek yok.
Önceki yazılarımızda da değinmiştik ama şöyle bir gluten mevzusunu açalım yeniden. Nelerde var nelerde yok hangi besinler çölyak hastaları için risk teşkil ediyor bir bakalım. Buğday, arpa çavdar ve yulaf gibi tahıllarda ve bunlardan üretilen bütün gıdaların içerisinde gluten olduğunu bilmemiz çok önemli. Bunların yerine çölyaklı bireylerin tercih etmesi gereken glutensiz ürünlere gelecek olursak da mısır, karabuğday, kinoa, amarant gibi gıdalardan yararlanabilirler ve bunlarla tarifler üretip nispeten daha uygulanabilir bir beslenme modeli geliştirebilirler.
Çölyak hastaları başta olmak üzere aslında hepimizin alışkanlık haline getirmesini istediğimiz konulardan bir tanesi de şüphesiz aldığımız ürünlerin etiketini okuma alışkanlığı. Aldığım ürünlerde gluten var mı yok mu nasıl anlayacağım diyorsanız bu alışkanlığı edinmek oldukça önemli ki zaten çölyak hastalarının bu alışkanlığının hemen hemen zaten olduğunu düşünüyorum.
Günümüzde bazı ürünler ticari amaçları doğrultusunda glutensiz ibaresi bulundursa da maalesef ürünün içerisinde gluten barındıran ya da düşük miktarda gluten barındıran bir maddeye rastlayabiliyoruz. İşte bu sebepten dolayı da ürünlerin üstündeki “gluten free” yazısına kanmamak ve etiketi okumak oldukça önemli.
Glutenin çölyak hastaları tarafından tüketilmemesi gerektiğini ve bunların yerine geçebilecek alternatif besin maddelerinden kısaca bahsettik. Peki sağlıklı bireyler de glutenden çölyaklılar kadar kaçmalı mıdır? Daha öncesindeki yazımda yine bu konudan da bahsetmiştim. Ancak tekrardan bir üzerinden geçecek olursak. Cevabımız hayır. Glutenden; çölyak hastaları kadar kaçınmanıza gerek yok. Çünkü gluten sağlıklı bireyler için sanıldığı kadar büyük bir risk oluşturmamaktadır. Aksine sağlıklı bireylerde gluteni hayatımızdan çıkarmak bazı semptomlara neden olabilir. Bunlara örnek olarak bağırsak florasında bozulma, vitamin mineral emiliminde yetersizlik, villusların (bağırsaklardaki emilimin gerçekleştiği parmaksı çıkıntılar) kısalması ve birbirine yapışmasını verebiliriz. Işte bu görülen belirtiler ve uzun vadede daha birçok görülebilecek semptomlara karşı sağlıklı bireyler gluteni hayatlarından çıkarmamalılar. Fakat glutene karşı hassasiyet gösteren bireylerin; gluten tüketim sıklığını gözden geçirip daha az sıklıkta ve daha az miktarda tüketmesi onlar için daha sağlıklı olabilir. Yahut belirli bir süre için gluteni hayatından çıkarmak (birkaç hafta) bazen bedene iyi de gelebilir. Ancak bu herkes için geçerli değil.
Kısacası tamamen glutensiz yaşam çölyak hastaları içindir. Belki “benim de vücudum için ekstra kalori olur bana kilo aldırır” diye düşünebilirsiniz ama eğer fazla kalori almak istemiyorsanız yeterli dengeli beslenebilir, fast-foodlardan, şekerli ve asitli içeceklerden, bol yağlı, tuzlu ürünlerden uzak durabilirsiniz ve bunun için de gluteni hayatınızdan çıkarmanıza gerek yoktur…
Diyetisyeniniz Taha…