Cahit Zarifoğlu ile başlayayım ki söz zarif, ruh öze dair olsun efendim. Ne diyor ne güzel diyor şair:
“Dönüyor burgaç/Dünya üstten yanlardan daralıyor/Ovalardan/Dar geçitlere sürülen sığırlar gibi/Bir gün ister istemez/Karşısında olacaksın kaçtıklarının/Dua et/O gün henüz mahşer olmasın.”
İnsanoğlunun mahşeri ilk önce kendi vicdanına kurulur. Uğruna yaşadığı değerler için ne yaptığı sorgusu kemiğe dayanıp sızlatmadan yazmak en güzelidir. (Neden “Şu İmam Hatipler”i yazıyorsun diye soranlara cevabımdır.)
Gelelim “Şu İmam Hatipler” diye ötekileştirdiğimiz eğitim kurumlarına. 28 Şubat süreciyle daha da alevlenen ama yıllardır hep tartışılan bir konu. ÖNDER’in hazırladığı bence son derece önemli bir rapor var. “Gazetelerde İmam Hatiplere Bakış Araştırması”. Bildiğim kadarıyla en son 2019 yılında bir rapor açıklandı. Çıkan sonuçlardan anladığımız kadarıyla yıllardır olumsuzlanan, basının bir algı oluşturma çabasıyla sübjektif bir bakışla yer verdiği İmam Hatip haberleri olumlu bir ivme kazanmış. Bu eğitim kurumlarını haber yapmada ilk sıralarda yer alan Birgün ve Cumhuriyet gibi gazetelerde yıllardır sınavlar, müfredat, eğitim sistemi, bilimsel başarı, kültür sanat etkinlikleri, örnek okul örnek öğrenci, ayrımcı dil, siyasi polemik, spor ve diğer kategorilerde olumsuz haberler yapılmasına rağmen bu rapora göre 2019’daki oranlar 589 olumlu, 259 olumsuz haber şeklinde. Şunu demeye çalışıyorum: Yıllardır haksızlığa uğrayan bu eğitim kurumları algı açısından önemli bir noktaya geldi, her şeye ve herkese rağmen. Artık okulların Türkiye genelindeki başarısı, faaliyetleri, bilimle olan ilgileri, aldıkları ödüller konuşuluyor.
Çalışmalarına yakinen şahit olduğum için Antalya’daki bazı İmam Hatiplerden ve aldıkları sonuçlardan örnekler vereceğim. Okulların başarı listeleri uzayıp gidiyor ama ben sadece dikkat çeken bazı bölümleri sıralayacağım size. Haymeana Kız AİHL (9 Diş Hekimliği, 8 Hukuk, 6 Tıp, 3 Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, 2 Odyoloji, 1 Uçak Mühendisliği, 1 Mimarlık, 1 İlahiyat); Kepez Mahmut Celalettin Ökten AİHL (9 Tıp, 5 Bilgisayar Mühendisliği, 5 Hukuk, 2 Eczacılık, 1 Yapay Zekâ Mühendisliği, 1 Mekatronik Mühendisliği, 1 Uzay Mühendisliği, 1 İlahiyat); Antalya AİHL (4 Hukuk, 4 İlahiyat, 1 Diş Hekimliği, 1 Bilgisayar Mühendisliği, 1 Uzay Mühendisliği, 1 İslami İlimler, 1 Psikoloji), Hacı Dudu Mehmet Gebizli AİHL (17 İlahiyat, 4 Halkla İlişkiler, 2 Sosyoloji, 2 İslami İlimler Fakültesi, 1 Hukuk, 1 Eczacılık, 1 Biyomühendislik, 1 Psikoloji).
Normalde bu okullar salgın şartlarında önemli bir başarıya imza attılar, diye takdir edilmeleri beklenir. Ama biz anormal olanı sevdiğimizden midir, eleştirmenin cazibesine dayanamadığımızdan mıdır, yoksa “Şu İmam Hatipler algısı bu kadar olumlanırsa ilerde sorun yaşarız.” diye düşündüğümüzden midir yine bir mesele bulduk tartışacak.
Son günlerde bir tartışma furyası başladı: “Çocuklarınızı İmam Hatiplere göndermeyin, dini yanlış öğreniyorlar.” Bu konu hakkında yazıldı çizildi zaten. Benim dikkat çekmek istediğim sosyal medya üzerinden şahit olduğum başka bir tartışma. “İmam Hatiplerin içi boşalıyor. Artık öğrenciler İlahiyat tercih etmiyor, başka alanlara yöneliyor. Bu İmam Hatipler yeterince dini değerleri öğretemediği için mi tercihleri değişiyor öğrencinin?”
Ey sevgili okur, sana değil sağduyuna sesleniyorum. Şimdi, yıllar evvel “Sizden ancak imam olur, siz bir tek İlahiyatlarda okuyabilirsiniz!” diyen ve katsayı teranesini uyduran zihniyetten ne farkı var bunun? Bir zamanlar bunu eleştirmedik mi? Bu ülkenin vatanperver, değerlerine saygılı, medeniyet tasavvurunu içselleştirmiş, her meslek grubundan, her alandan gençlerle geleceğe yürüyeceğini konuşmadık mı hep birlikte? Bu çocukların İmam Hatiplerden de çıkıyor olmasından bir grubun rahatsız olmasını anlarım da sizinkini anlamam. Üstelik bu tartışmanın Haymeana Kız AİHL üzerinden yapılmasını hele hiç anlamam.
Bu coğrafyanın geçmişinde, toprağının her zerresinde kadının emeği vardır. Medeniyeti yükseltmek için önce kadın yükseltilmeli. Eğitimli, değerleriyle barışık, saygılı, vatanperver bireyler istiyorsanız onları yetiştirecek anneyi yetiştirmelisiniz önce.
Haymeana Kız AİHL’nin kuruluşundan bu yana geldiği noktayı yakinen bilenlerdenim. Geçen sene elde edilen Türkiye birinciliğinin ardından bu yılki başarı kesinlikle tesadüf değil. Çok çalışkan bir kadro var bu okulda. Öncelikle özgüvenli, inisiyatif alan, kültür, sanat, spor gibi faaliyetlere çok ciddi destek veren, öğretmenlerinin her zaman yanında olan, gayretiyle velileri ve öğrencileri azimlendiren okul müdiresi Ümmüye Baydoğan çocuklar için büyük bir örnek. Öğretmenleriyle beraber okulu getirdiği nokta alkışı hak ediyor. Müdire hanımın ağzından çok duyduğumuz iki cümle: “Kızlarım size güveniyorum.”, “Kızlarım sizi seviyorum.” Yollar güvenle ve sevgiyle yürünürse menzile varır. Bu okulda çocuklar dini eğitim de alıyor, pozitif ilimleri de. Nihai noktada hangi mesleği yapmak istediklerine kendileri karar veriyor. Bir İmam Hatipten İlahiyat tercihinin az yapılması o okulda dini bilginin eksik verildiği anlamına mı gelmeli? Hayır tabi. Ama bakıştaki asıl problem, son derece cinsiyetçi. Dindar kadın algısının başka mesleklere yakıştırılamaması. Samimi bir itirafta bulunayım sevgili okur. 1998’de edebiyat öğretmeni olmak için başladığım üniversitede 28 Şubat sürecini en ağır yaşayan binlerce genç kızdan biri de bendim. O yıl dehşete düşerek fark ettiğim şeydir beni bugün akademisyen yapan. Fakültenin çaycısı olan başörtülü ablaya yasak yokken bizim örtümüzü açmak zorunda bırakılışımız.
Ne güzel diyor Nuri Pakdil:
“Gel/Anne ol/Çünkü anne/Bir çocuktan bir Kudüs yapar.”
Bugün ağlayan her değerin arkasında yetiştiremediğimiz kızlarımız, oğullarımız var. Kızlarımızı eğiterek, istedikleri her alanda var olmalarını sağlayarak geleceği var ederiz. Biz böyle kendi içimizde sudan kavgalarla uğraşıyoruz ya zaman inadına hızla akmada. Gücümüzü bu ülkenin geleceğini kuracak kavramlarımızı gençlere öğretmekle harcayalım. Eğitim kurumlarımızı ötekileştirerek bir yere varamayız. Hepsi bu ülkenin geleceği için çalışmakta.
Yel değirmenlerine saldırmakla vakit geçirmek yerine hiçbir ayrım yapmadan bu ülkenin gençlerinin tarihin akışını değiştirmelerine destek olmalıyız. Unutmayın medeniyeti, tarih yazanlar değil yapanlar kurar.