Baldızı Fatma Şerbetçioğlu’nun Mektupları
Elmalılı’nın kayınpederi Bekir Sami Şerbetçioğlu (ö.1928), kayınvalidesi Hatice Samiye Şerbetçioğlu’dur (ö.1964). Şerbetçioğlu ailesinin, Firdevs, Rahime, Behiye, Fatma, Fahriye adında beş kız ve Fahreddin adında bir oğlu vardır. Dolayısıyla Fatma Şerbetçioğlu Elmalılı’nın baldızıdır.
Elmalılı, kayınpederi Bekir Sami Şerbetçioğlu’nun 1928 yılında vefatı üzerine, Şerbetçioğlu ailesinin geçimini de üzerine aldığını MehmedÂkif’e yazdığı mektupta şöyle dile getirmektedir: “Bir kayınpederim vardı sizlere ömür o da geçen sene vefât ediverdi. Dördü kız biri oğlan beş yetimi de bana kalakaldı…”
Fatma Şerbetçioğlu, babasının vefatından sonra Elmalılı’nın himâyesinde yetişmiş, eniştesine ve ablasına sevgi ve muhabbetle bağlanmış, annesinin memleketi olan Edremit’e gittiğinde bu duygularını ve özlemini mektubunda ifade etmiştir. Fatma hanımın mektubunda, kendisinin Edremit’e gittiği sıralarda Elmalılı’nın Erenköy’de olduğu anlaşılmaktadır. Fatma hanımın, eniştesine yazdığı tefsiri tamamlayıp tamamlamadığını sormasından, Elmalılı’nın yazdığı tefsirin sonlarında olduğu izlenimi oluşmaktadır. Fatma hanımın, büyüklere saygı ve hürmetlerini, küçüklere şefkatini izhar ederek tamamladığı mektubu, 15x22 cm ebatlarında, çizgisiz nohûdî renkli kağıda yazılmıştır. Söz konusu mektup şöyledir:
4.11.1937
Sevgili Eniştem;
Edremit’e geleli sizlerden ayrılalı bugün tam ay oldu. Zaman bazen ne serî, bazen de ne yavaş yürüyor. Günün yorgunlukları ve çarpışmaları içinde geçen dakikaları belki insan hazmetmiyor. Fakat ailesini, muhitini özlediği, beraberlik ihtiyacını duyduğu günlerde geçecek zaman ne ile ölçülürse ölçülsün yıllar kadar uzuyor. İşte ben de bugün o hüznü duyuyorum. Arefedir dediler, yeni duydum. Yarın Ramazan diyorlar, onu da başımla tasdik ediyorum. Fakat içimde bir eksiklik, bir noksan, menba’ı belli olmayan bir sızı var. Yurdumda âilemle, sevdiklerimle beraber değilim. Ne sizin, ablamın ellerini öpemeyecek, küçüklerimle sevgimi izhâr edemeyeceğim. Onun için hiç olmazsa ben de mektubumla aranıza ulaşayım ve ellerinizi öpeyim olmaz mı?
Hepimiz iyiceyiz. Ahmed’in, dönüşte teyze sana da geleceğim diye bir mektubunu almıştım. Çok bekledim. Fakat gelmedi. Belki o da oradadır. Siz nakil yaptınız mı? Yoksa Ramazan’ı, daha doğrusu kışı Erenköy’de mi geçirecek siniz? Yazılarınız bitti ve biraz müsterih olabildiniz mi? Fıtnat, Hamdun, Hulûsi Bey, Fâruk hep iyiler mi?
__________________________________
[1] Elmalılı’nın, MehmedÂkif’e yazdığı tarihsiz mektup. (Torunu Mehmet Hamdi Yazır özel arşivi)
Teyzelerimden, dayımdan hepinize pek çok selamlar… Ben de sizin ve ablamın hürmetle ellerinizden, küçüklerimin hepsinin ayrı ayrı gözlerinden öperim. Ramazan’ı cümlenize tebrik ederim.
Fatma Şerbetçioğlu
Ulviye hanıma, Remziye’ye de ayrıca selamlar. Remziye’nin yarası kapandı mı?
Fatma hanımın yazdığı ikinci mektup 22 Kasım 1938 tarihli olup, ilk mektuptan bir yıl sonrasına aittir. Memleketi Ederemit’i sevdiğini söyleyen Fatma Hanım, çalıştığı yerdeki baskılardan da bunalmıştır. Baba yerine koyduğu eniştesine, arkadaşlarıyla aralarında yaşadıkları problemleri yazmış, üzülmemesini, kızı Fatma’dan dinler gibi okumasını rica etmiştir. Fatma hanımın mektubunda Elmalılı’nın yazdığı tefsirin baskısının tamamlandığını ve “şimdi neyle meşgul oluyorsunuz?” sorularından, tefsirin tamamlanıp basıldığı da anlaşılmaktadır. 27x21 cm ebatlarında çizgisiz nohudî renkli kağıdın ikiye katlanması ile elde edilen 14x21 cm ebatlarındaki kağıdın iki sayfasına yazılmıştır.