Herkese merhabalar. Artık ramazanı da ramazan bayramını da atlattık ve önümüzde sorunsuz geçirebileceğimiz (umuyorum ki öyle olacak) günler bizi bekliyor. Dolayısıyla da köşe yazılarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu haftaki konumuz ise aslında bir çok bireyin başına gelen ve özellikle yüz bölgesinde olduğunda oldukça rahatsız edici olan “Egzama”. Aslında sadece egzama değil inflamasyona dayalı bağışıklık sistemimizin bizim üzerimizde oluşturduğu etkilerden bahsedeceğim sizlere.
Öncelikle inflamasyonu açıklayacak başlayalım olaya. Basitçe izah edecek olursak inflamasyon bağışıklık sisteminin vücutta yabancı olarak tanımlanan herhangi bir şeye karşı verdiği mücadele diyebiliriz. Aslında çok güzel ve bizleri korumak amacıyla gerçekleşen bu olayda maalesef ki bizi olumsuz etkileyen bazı durumlar da var. Çünkü aslında vücudumuz bu yabancılarla mücadele ederken biraz acımasız davranıyor ve mücadele ettiği bölgeye de zarar verebiliyor. Bunu da yine basit bir örnekle açıklayalım. Bir sinek düşünmenizi istiyorum. O sineği öldürmek için vücut her zaman sinek öldürmek için kullanılan o adını hatırlayamadığım plastik şeyi kullanmayabiliyor. Bazen bir çekiç ile sineği öldürebiliyor. Bu da doğal olarak sineğin konduğu yere de zarar veriyor. İşte vücutta yabancı yani antijen olarak tanımlanmış herhangi bir şeye karşı savunma sistemi devreye girdiğinde de yine benzer durumlar ortaya çıkabiliyor ve kendi kendine zarar veren bir sistem oluşabiliyor.
Şimdi biraz da bu antijenlerden bahsedelim. Benim kastettiğim antijenler aslında bireyden bireye değişiklik gösterse de çok masum olduğunu düşündüğümüz gıdaların bizim vücudumuzda antijen olarak tanımlanması durumu söz konusu olabiliyor. Peki bu gıdaları nereden bileceğiz? Bunun için bazı kurumlarda besin intolerans testi yaptırarak hangi gıdalara karşı vücudunuzun duyarlı olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
Egzama hastalığı ise tıpkı bu bahsettiğim sebeplerden dolayı ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla aslında bir noktada doğrudan beslenme ile de ilişkili olduğunu biliyoruz. Özellikle bozulmuş bir bağırsak florası; bağırsak duvarından daha büyük maddelerin kana geçmesine ve bunların antijen olarak görülüp inflamasyon başlamasına sebep olabilir. Bunu engellemek için, yani dolaylı olarak egzamayı engellemek için besin tüketimi açısından ve gıda takviyesi açısından alabileceğimiz birkaç önlem elbette var.
İlk olarak muhakkak fermente ürünleri beslenmenize dahil etmeniz gerekiyor. Turşu, sirke, yoğurt, kefir gibi gıdalar bağırsak floranızı pozitif yönde değiştirecek ve inflamasyonu azaltıcı etki gösterecektir. Aynı şekilde yine immün sistemi desteklemek için omega-3 içeren besinlerin tüketiminde de fayda var. Ceviz, fındık, keten tohumu, semizotu gibi bitkilerden beslenmenizde muhakkak bulunmalı. Aynı zamanda biyoyararlanımı daha yüksek olduğu için balık tüketimi ile de omega-3 alımı desteklenmeli. Unutmayın haftada en az 2 kez balık! Ek olarak yüksek posalı beslenmek bağırsak duvarını onaracağı için yine bu konuda egzamalarınızın azalması anlamına gelebilir. O yüzden bol bol çiğ sebze ve meyve tüketimine önem gösterelim. Ancak glüten içeren gıdalardan biraz uzak duralım. Posayı daha çok sebzelerden almak önemli.
Kullanılabilecek takviyelere gelecek olursak da şu şekilde sıralayabiliriz; D vitamini, Omega-3 ve probiyotik. Unutmayın sağlıksız besinler sadece egzamayı değil, bir çok hastalığı tetikler. Herkese sağlıklı günler dilerim.
Diyetisyeniniz Taha…