Herkese selamlar. Benimle birlikte yine burada olduğunuz için ve bu satırları okuduğunuz için hem çok heyecanlı hem de çok ama çok mutluyum. Bu hafta kısa sürede verilen kilolar ve vücuda etkileri nelerdir bunu konuşacağız biraz…
Hepimizin hayalidir aslında kilolarımızdan bir an evvel kurtulmak ve özellikle de dönem dönem kilo kaybetmemiz gerektiğini düşünüyor ve hızlı bir şekilde sonuca ulaşmak için düğmeye basıyoruz. Peki bir insan ne kadar hızlı kilo kaybedebilir? Bu sorunun cevabını vermek biraz güç aslında. Çünkü kişiden kişiye değişeceği gibi nasıl bir uygulama ile kilo kaybedildiği de önemli elbette. Fakat burada bahsetmemiz gereken en önemli konu şu; sağlıklı ve kalıcı bir şekilde kilo veriyor muyum? Sevgili arkadaşlar eğer hedefiniz sadece tartıda gördüğünüz sayının istediğiniz sayı olması ve sonrasında istediğiniz her yiyecekten istediğiniz kadar tüketmek ise şayet; maalesef hayatınız boyunca kilo alıp verme ile uğraşacaksınız gibi görünüyor. Bu durum da aslında birçok kişinin bildiği yo-yo sendromuna sebep oluyor. Peki nedir bu yo-yo sendromu. Sizleri sıkmadan kısa bir cümleyle açıklayacak olursam eğer; yo-yo sendromu, hızlıca kilo verip tekrardan hızlıca verilen kilonun geri alınması durumunda vücudun kilo kaybetmekte zorlanması ve artık eskisi kadar hızlı kilo kaybedememesi durumudur. Peki bunun en büyük sebebi nedir diyecek olursak; yaptığımız bu sağlıksız uygulamaların sonucunda metabolik hızımızın azalması en önemli sebeptir. Ek olarak çok düşük kalorili şok diyetler ile verilen kilolarda kas kayıpları olabileceği için bu da hem sizleri daha sağlıksız hem de kilo alma adayı haline getirecektir.
Ya hep, ya hiç! Evet, bu mantık aslında hepimizi başarısız yapıyor. Çünkü diyet yapmaya başladığımızda mutfağımızdaki sevdiğimiz her şeyi bir kenara bırakıp, açıkçası neredeyse sadece salatalarla beslenmeye çalışıyoruz. Yulaf ezmeleri, chia tohumları, detoks suları giriveriyor hayatımıza… Peki bu şekilde bir ömür geçer mi? Elbette hayır. Bakınız bunu diyetisyeniniz olarak ben söylüyorum. Çünkü siz kuru fasulye-pilav ile beslenen bir bireye maş fasulyesi salatası ile kereviz sapıyla yapılmış bir detoks suyunu önerirseniz sadece geçici bir uygulama olacaktır. Yani başka bir deyişle kişinin beslenme alışkanlığı doğrultusunda oluşturulmamış hiçbir diyet başarıya ulaşamayacaktır. Lütfen evinizde pişenleri sağlıklı hale getirip ona yönelik beslenmeye özen gösterin. Varsın yavaş olsun. Unutmayın bir konuda en hızlı yol alabilmenin yolu, yavaş yavaş emin adımlarla ilerlemektir.
Bir başka örnekten bahsedecek olursam; diyete başlayan birini hayal edelim hep birlikte. Vermesi gereken 20 kg olduğunu varsayalım ve hedefi ise ayda 7 kilo verebilmek olsun. Ocak ayında başlamış diyelim. Şubat ayı geldiğinde geri dönüp bir bakıyor ki sadece 3 kg verebilmiş. Sonrasında tepkilerini tahmin etmek pek zor değil takdir edersiniz ki… “Olmuyor işte! Bak yarısı kadar bile veremedim!” ya da “arkadaşım 8 kg verdi bir ayda ben bu kiloları veremeyeceğim!” ve offlar, püfler ve dahası… Şimdi bu arkadaşımızın bu noktada diyeti bıraktığını düşünelim. Aradan 6 ay geçiyor ve tekrar “benim bu işi yapmam lazım” diyerek serüvenine yeniden başlıyor. Peki bu 6 ayda da ayda 3 kg vermeye devam etseydi? Evet tam tamına 21 kg vermiş olacaktı. Belki de yeni, sağlıklı bir beslenme alışkanlığı da edinmiş olacaktı. İşte en çok burada kaybediyoruz.
“Ya diyeti harfi harfine yapacağım ya da tıka basa yiyeceğim!” Bir lokma kaçırdığımızda, “diyet zaten bozuldu artık yiyip yememenin bir önemi yok. O halde getirin şu tatlıları!” diye düşünüyorsak, o sevmediğiniz diyetler sizin peşinizi asla bırakmayacak demektir.
Unutmayın; diyet, oruç değil ki bozulsun! Sadece sakin olup hedefinize odaklanın ve her diyetin bir kaçamağı olacağını unutmadan kendinizi strese sokmadan uygulamaya çalışın. En önemlisi ise elbette bir diyetisyen desteği alarak bu işi yapın. Herkese sağlıklı, mutlu ve fit bir hafta diliyorum. Haftaya tekrar görüşmek üzere.
Diyetisyeniniz Taha…