Herkese yeni ve güzel bilgiler alacağınızı düşündüğüm minik köşe yazımdan selamlar. Umarım iyisinizdir. Zira ben sizlerin iyi ve sağlıklı olmanız için elimden geldiğince çaba gösteriyorum.
Bu haftaki konumuz bağırsaklarımız olacak aslında. Aynı zamanda hepimizin aklındaki sorulardan bir tanesi olan probiyotikler. Probiyotik kullanmalı mıyız? Hangi probiyotiği kullanmalıyız? Bizi nasıl etkiler?
Öncelikle bilmenizi istediğim en önemli nokta şu ki hastalıkların büyük bir çoğunluğu bağırsaklarda başlıyor. Burada bahsettiğim hastalıklar aslında hem metabolik hastalıklar hem de kanserden tutun alzheimer’a kadar aklınıza gelebilecek her türlüsü…Peki bütün bu hastalıklar nasıl oluyor da bağırsaklarımız ile bu kadar ilişkili olabiliyor? İşte en sevdiğim ve bir o kadar ilginç olan kısım da burası. Çünkü bağırsaklar bizim dış dünyayla irtibatımızı sağlayan tek nokta. Yediklerimizin kana karıştığı en önemli yer!
Çağlar geçtikçe insanların beslenme alışkanlıklarında da bir çok değişiklik söz konusu oldu. Zamanında insanlar çiğ besinleri tükettiler. Sonra ateşin keşfi ile pişirmeyi öğrendiler ve bu bağırsak mikrobiyotasını etkiledi/değiştirdi. Sonra tuz keşfedildi. Metabolik faaliyetler, hormonlar da bundan etkilendi. Sonra insanlar mayalı yiyecekleri tüketmeye başladılar. Bu da yine tabii ki bağırsak mikrobiyotamızı etkiledi. Peki ya şimdi? Şimdi ise maalesef çok fazla hazır tüketim, probiyotik gıdaların tüketiminin giderek azalması ile birlikte artan hastalık olgusu söz konusu.
Durum böyle olunca bundan en çok etkilenen ise elbette yeni nesil olabiliyor. Çünkü bebek çocuk ve ergenlerin bağırsak mikrobiyotası için maalesef yeterli gıdayı onlara sunamayabiliyoruz. Çünkü hazıra alıştık. Peki bu noktada nasıl bir çözüm yolu bulabiliriz? İşte probiyotik takviyeleri burada devreye giriyor. Bunu illa eczaneden gıda takviyesi olarak değil, yiyeceklerimize probiyotik gıdaları da ekleyerek yapabiliriz ama daha doğru bir çözüm için takviye almak şart. Hangi probiyotik takviyesini kullanmanız gerektiği ile ilgili de genel bir yorum yapılamaz. Dolayısıyla bu konuda mutlaka bir umana danışmanızda fayda var.
Sizlere probiyotiklerin önemli bir diğer etkisinden bahsedeceğim. Malum dünya genelinde pandeminin de etkisiyle hepimizin psikolojik olarak kendimizi bunalmış hissettiği bir dönemde yaşıyoruz. Bazen bu durum depresyona dönüşebiliyor. İşte sıkı durun çok önemli bir bilgi; düzenli probiyotik kullanımı sayesinde bağırsaklarda oluşan pozitif mikrobiyota (yani faydalı bakteri oranının artması) depresyonu önlüyor. Hatta depresyon hastalarında pozitif gelişmeler yaratıyor. Bunun ise en önemli sebebi serotonin hormonunun %80’inin bağırsaklardan salgılanması! Yani demem o ki bağırsaklarınızı sağlıklı beslenerek mutlu ederseniz; siz de mutlu olursunuz. Aynı şekilde hazır gıda ve sağlıksız gıda tüketimlerinin bireylerde depresif durumlara yol açtığını da düşünürsek; lezzetli olduğunu düşündüğümüz yiyecekler bizi uzun vadede mutsuz ediyor.
Bir diğer çalışmadan daha bahsedeceğim. Bu kez deneyi fareler üzerinde yapıyorlar. İki tip fare seçiliyor biri cılız diğeri ise obez olan iki fare. Cılız olan farenin bağırsak mikrobiyotasınısteril hale getirip obez farenin bağırsak mikrobiyotasını cılız fare’nin bağırsaklarına yerleştirdiklerinde cılız farenin zamanla kilo aldığı görülüyor. Şu harika olaya bakabilir misiniz? Yani aldığımız kilolarda bile bağırsaklarımızdaki o küçük canlıların söz hakkı var. Onlara iyi davranıp boool bol sağlıklı ve lifli beslenelim.
Herkese sağlıklı ve mutlu günler dilerim.