Hafta sonuna doğru adım adım ilerlediğimiz haftanın en tatlı günlerinden olan güzel perşembeden herkese selamlar. Geçen hafta ramazan ayında nasıl beslenmemiz gerektiğinden ve özellikle su tüketiminden bahsetmiştik. Bu hafta ise konumuz ramazanda kilo yönetimi ve doğru tartılma zamanının ne zaman olduğuyla ilgili olacak.
Hepimiz biliyoruz ki kilo yönetimi ramazanda oldukça zor olabiliyor. Çünkü özellikle 15-16 saatlik bir açlık sonunda zaten yerlere düşmüş bir kan şekeriyle kendimizi tutmak neredeyse imkansız gibi. Ancak bu noktada aslında bizleri asıl zora sokan şey şu; “lüks kaçamaklar!”
Bugün sizlere zorunlu/mecburi ve lüks kaçamaklar olarak adlandırdığım iki kavramdan bahsedeceğim. Diyelim ki diyetteyiz ve bütün bir haftayı gayet başarılı bir şekilde geçirdik fakat o gün akşam bir iftar daveti var. Menüye bir baktık çok güzel bir ızgara antrikot yanında da sebzeli pirinç pilavı var. Çorbasıydı salatasıydı derken en önemli şey eksik; bizim diyetimizdeki sebze yemeği! Bu gibi durumlarda elbette sebze yerine et grubundan ya da yüksek karbonhidratlı bir besin tüketmek çok doğru olmayabilir. Ancak zorunlu durumlarda her ne kadar diyetimize uymasa da porsiyon miktarını sınırlı tutarak tükettiğimiz diyet listemiz dışındaki bu yiyecekler, bizim kilo kontrolümüzü çok da fazla zorlaştırmayacaktır. İşte yaptığımız bu kaçamağa “zorunlu” kaçamak diyoruz.
Şimdi de aynı daveti yeniden ele alalım. Yemekler konusunda anlaştık evet diyete uygun değillerdi ama porsiyon kontrolü ile hallettik ama sonrasında bir de baktık ki çok güzel bir tatlı ikram ediliyor. İşte “lüks” kaçamağımız bize göz kırptı. Burada aklımızda “nasılsa diyet bozuldu…” düşüncesi olursa bu lüks kaçamağı yemekten kesinlikle çekinmiyoruz. Doğal olarak da diyet sürecinde kilomuzu kontrol etmek haliyle zorlaşıyor. Ancak yapılan bu zorunlu kaçamağın ardından ikram edilen bu lüks kaçamağa hayır diyenler; 20-30-40 kg gibi mükemmel kilo kayıpları sağlayıp, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını sürdürebiliyorlar. “Hocam gel de karşı koy ama o lezzetlere” dediğinizi de duyar gibiyim ama sağlık için o lezzetlere karşı koymak zorundayız. Demek istediğim şey aslında vicdanımızı susturacak şu cümleleri lütfen bir kenara bırakalım:
“Akşama kadar oruç tuttum.” “Ama zaten diyetim bozulmuştu et yoktu diyetimde.” “Bir lokmacık alacağım ve sonra bırakacağım.” “İftardan sonra yürüyüş yaparsam dengeleyebilirim.” gibi gibi…
Gel gelelim ramazan ayında doğru kilomuzu ne zaman ölçüp öğrenebiliriz sorusuna. Sevgili okurlarım öncelikle kendimize şöyle bir özeleştiri yapacak olursak; şu üç günlük dünyada kendimizi mutlu edebilmek için sıklıkla kendimizi kandırdığımızı söyleyebiliriz. Tartılırken de en az kiloda çıkabileceğimiz zamanı tercih etmek, kendimizi kandırdığımız anlardan bir tanesi aslında. Dolayısıyla iftara çok yakın tartılıp “Yaşasın! Kilo vermişim. Bak oruç yaradı.” düşüncelerine çok fazla kapılmamakta fayda var. Çünkü bu düşüncenin akabinde iftardan sonrasında gelen bir merak ile tekrar tartıldığımızda +3 kg’ı görmek moralinizi biraz bozabilir ve pes etmenize sebep olarak daha da çok yemeye itebilir. Sahurda yediklerimizi de düşünecek olursak sabah kalkar kalkmaz tartılmak da çok doğru bir tutum olmayacaktır. O yüzden kalktıktan sonrasında mümkünse tuvalete gidip 2 – 3 saat geçtikten sonrasında kıyafetsiz bir şekilde tartılmak, doğru kilonuzu yansıtacaktır. Doğru kilonuzu gördükten sonrasında ise düşünmeniz gereken en önemli soru şu; her gün bu şekilde tartılmak ne kadar doğru? Tabii ki de doğru değil. O yüzden haftalık periyotlarla tartılarak, elimizden geldiğince diyetimize odaklanarak ilerlemek en mantıklısı. Sağlıklı ve bol eksili ramazanlar dilerim.
Hepinize çok sevgiler, selamlar…