Herkese mutlu bir haftadan tekrardan selamlar. Ailenizin diyetisyeni olduğumu varsayarak artık ailenizde olabilecek herhangi bir hastalık durumuna karşı nasıl beslenmemiz gerektiği konularını yavaş yavaş açmaya başlayalım. Bu haftaki konumuz tiroid hastalıklarında beslenme olacak ve biz bu hafta hipotiroidi durumunu ele alacağız.
Bir çoğumuz duymuştur etrafında “falanca bu aralar epey kilo almış, tiroidi çalışmıyormuş öyle dedi” gibi cümleleri… Peki gerçekten durum böyle mi? Evet TSH hormonunun düzenli olarak fazla salınımına bağlımetabolik anlamda bir yavaşlamadan bahsedebiliriz ancak; kilo probleminin ve özellikle obezitenin tek nedeni bir birey için kesinlikle bu olamaz. Diğer nedenlerini ilerleyen dönemlerde yine detaylı inceleyeceğiz.
Pekihipotiroidimiz varsa ne yapmamız gerekiyor? En önce mutlaka sofralarımızdaki tuzun iyotlu tuz olmasına özen gösterelim. Beslenmede özel olarak kısıtlanması gereken şeyler var mı? Evet sevgili okurlarım. Özellikle hipotiroidi hastasıysanız mutlaka endokrinoloji servisinin sizler için uygun gördüğü ilaçları kullanın. Aynı zamanda da besinlerimize de dikkat edip “GuatrojenGıdalar”ı diyetimizden çıkarmamız gerekiyor.
Nedir bu guatrojen gıdalar? Vücutta iyot kullanılabilirliğini etkileyebildiği için hipotiroidi hastalarının çok sık tüketmemeleri gereken yiyecekler arasındadır. Burada şunu özellikle belirteyim “çok sık” tüketmemekte fayda var yani bazı zamanlarda denk geldiğinde tüketilen normal miktarlardan da çok korkmanızı istemiyorum. Peki hangi gıdalar guatrojenik etki gösterirler diye soracak olursanız da şu şekilde sıralayabiliriz; lahana, kara lahana, brüksel lahanası, enginar, brokoli turp, şalgam gibi. Bu gıdalardan yapılan turşular da yine bu etkiyi gösterebiliyor. Yani diyetteyken bu gıdalardan fakir beslenebilirsek eğer daha verimli sonuçlar alabiliriz.
Bir hipotiroidi hastasının en çok mustarip olduğu şeylerden bir tanesi de şüphesiz ödemdir ve ödem atabilmek için bu konuya kafasını takan birçok birey de çeşitli yöntemlere başvurmakta. Bu yöntemler arasında en sık karşılaştığımız bitki çayları tüketilerek ödem atılmaya çalışılması konusu ise bazen pek de masum olmayabiliyor. Farkında olmadan vücudumuza vereceğimiz zararlar bir yana, özellikle ödem atıcı etkisi sayesinde oldukça sık tüketilen hibiskus çayının aslında hipotiroidi hastalarına iyi gelmediğini ve yine vücutta iyot kullanımını olumsuz etkilediği için tüketilmemesi gerektiğini söyleyebilirim. Ancak tabi yeşil çay, beyaz çay, mate, kiraz sapı gibi bitki çaylarını “çok abartmadan” kullanabiliriz. Çok abartmadan dememin sebebi bir yerden yapalım derken bir yerden karaciğer ve böbreklerimizi de zora sokmamakta fayda var.
Başa bela olan bu ödemin atılması için ise tiroid hastalarının muhakkak kardiyo egzersizi yapması gerekiyor. Aynı zamanda olmazsa olmazımız günde 3 lt suyumuz. Eğer yeterli fiziksel aktivite ve su tüketimi olmazsa ödemin olması çok normal. Tabii ki bu yapacağımız su tüketimi ve kardiyo egzersizleri yağ yakımına da yardımcı olacağı için kilo kaybetmek isteyen bireylerin ilk etapta hayatlarına eklemeleri gereken şeylerden olduğunu söyleyebiliriz. Ancak tabii ki en önemlisi beslenme. Çünkü biz ne yersek; o’yuz.
Yazımı sonlandırırken sizlere bir minik tüyo daha vereceğim. Eğer çok fazla havuç tüketen bir hipotiroidi hastası iseniz ve kilo kaybedemiyorsanız; sorun belki de havucun kendisi olabilir. Çünkü içerdiği ß-karotenoidler nedeniyle yine iyot tutucu etki gösterip metabolik anlamda sizi biraz yavaşlatabilir.
Sağlıklı, mutlu ve eğer kilo probleminiz varsa bol eksili haftalar dilerim.